Tahmin etmediğin küçücük bir şey bir gün öyle bir sorun yaratır ki…
Önemsemek lazımmış meğer. Ama
kim ne derse desin insanın başına bir şeyler gelip de kendisi işin içine
girmedikçe ders çıkaramıyoruz. Ayak başparmağımın yanında ufak bir şişkinlik
oluverdi. Ya zaten uzun zamandır vardı ya da gerçekten bir gecede oluvermişti.
Evet benim aklıma gelen de uzun zamandır zaten orada yavaş yavaş şişmeye
başladığıydı da ben niye bir sabah bunu fark ettim bilmiyorum. Neyse zaten ben
gördüğümde de ufak bir şişti. Tam tırnağın yanında duran küçük bir açıklık
gibiydi. Önemsemedim. Ayakkabı yapmıştır büyük ihtimalle diye düşündüm içimden.
Tamam ilk önceleri bana bir sıkıntı vermiyordu. Ama zaman geçtikçe tatlı tatlı
bir sızı bırakmaya başladı. Bir şeyler yapmaya karar verdim. Ama öyle doktora
falan gitmeye değil tabi. Kendi çapımda bir şeyler yapmaya. Her akşam eve
geldiğimde sıcak suyla güzelce bir ovalayıp masaj yaptım. Aklıma ilk gelen
fikir buydu. Hani işe yaramadı da değil. Gerçekten rahatlattı. Ama şişkinliğin
büyümesine engel olamadım. Yeni bir fikir üretmeliydim. Bir yerlerden böyle
şişkinliklere zeytinyağının iyi geldiğini duydum. Nereden duyduğumu
hatırlamıyorum da, hiçbir işe yaramadı.
Sonra bizimkiler soğan dedi. Evet olabilirdi. Televizyonlar bile her fırsatta
doğal antibiyotik diye haykırıp durduğunu düşünürsek iyi bir fikir olabilir
diye düşündüm. Ama yok bu soğan öyle yenilip yarasın yoluyla değil. Ocakta bir
güzel pişirip, ondan sonra şiş yere koyulup işe yaramasının beklenmesi yoluyla
oluyormuş. Aman ha, siz de bir yerlerden
duyarsanız böyle bir şey sakın denemeyin. Size bıraktığı o muazzam acıdan başka
hiçbir işe yaramıyor. Ben böyle ilginç birkaç yöntem daha deniyeyim derken
aradan baya bir zaman geçti. Benim şişkinlik
baya büyüdü balon gibi oldu. Artık çaresi yok doktora gideceğim. İlk
olarak , birinci basamak olan sağlık ocağından, aile hekimimden başlıyorum
tabi. İstemeyerek de olsa vardım bizim hekimin yanına. Baktı bir krem verdi bir
de antibiyotik. Bir hafta sonra gel dedi. Tamam dedim. Güzelce ilaçlarımı da
kullandım. Bırak geçmesini, gerilemedi bile. Tekrar gittim bizim hekime. Baktı,
baktı, baktı ve bir daha baktı. O zaman
vücut bunu kendi kendine yener dedi sen biraz daha bekle. İnanmadım, ama hekimdir
dedim. Bunca sene okumuş etmiş adam. Ben benim vücudun yenmesini beklerden oldu
bir ay daha. Yok artık resmen kütle taşıyorum ayağımda. Bu sefer tuttuk devlet
hastanesinin yolunu. Doktor baktı ve ameliyat dedi. Nasıl bile diyemedim adama.
Bir süre dilim tutulmuş kaldıktan sonra bizim aile hekiminin dediğini söyledim.
Benim vücut kendi kendine yenecek ama dedim ne ameliyatı şimdi. Bu işlerden biz
anlarız evlat bırak başkasının söylediğini dedi. Haydaaa gel de buradan yak.
Adamcağız sağ olsun baktı ki benim renk gitti, üşenmedi açıkladı güzelce. Sen
bana bu şişlik ilk çıktığında gelseydin sana bir ilaç yazıp yapman gereken birkaç şey söyleyip halledecektim. Ama bu kadar beklediğin için başka yol yok küçük bir
operasyon yapacağız dedi. Neyse oldu da ameliyat. Rahatladım baya. Anladım ki
sonra önemsemek lazımmış gerçekten.
Benzer bi olay benim de başıma geldi, gün gün ayak bileğimin şişmesini gözlemledim sonra da morarmasını. Sallamadım geçer dedim, 1 hafta sonunda bir sabah kangren olduğumu düşündüren bi morlukla doktora gittim. Sonuç :emboli
YanıtlaSilEmboli'yi ilk defa bir arkadaş bir tanıdığı geçirdiğinde söylemişti de bende öyle öğrenmiştim ne olduğunu. Zamanın da müdahale edilmezse kangrene bile çeviriyormuş sanırım. Dediğim gibi önemsemek lazım işte ama kolay kolay da önemsemiyoruz işte.
YanıtlaSilBlogunuzla yeni tanıştım,izleyicinizim.Bana da beklerim..
YanıtlaSil(Kelime doğrulamayı kaldırırsanız yorum yazacaklar açısından iyi olur.)
Geçmiş olsun.En önem vermemiz gereken şey sağlığımız.Ama önemsemiyoruz.Emboli olayını bende yaşadım.Hala daha risklerini taşıyorum.
YanıtlaSilBundan sonra toplum olarak,sağlığımıza inşallah daha önem veririz.
yurtdışı kargo
YanıtlaSilresimli magnet
instagram takipçi satın al
yurtdışı kargo
sms onay
dijital kartvizit
dijital kartvizit
https://nobetci-eczane.org/
27D8